Referans noktası olmadan yaşamak
mümkün mü? Zaman, anılar,iyi,kötü. İlk insan düşüncesi neydi acaba. Bir sonuca
varılmadığı ve peşi sıra gelecek milyarlarca insanın binlerce düşüncesine
bağlantı noktası oluşturduğu muhakkak. Başka bir düşünce olsaydı, düşünmemeyi
seçseydi ne olurdu. İçinde yaşadığımız dünya kararlar sonucu meydana gelmiş,
her seferinde en az bir ihtimali elemişiz. İnsanlık olarak bakıldığında tarih,
ya da bir insan için hayat. Her seferinde bir eleme ve bir yerlere doğru
yolculuğa devam etmek. Algı da sakatlık, eksiklik var. Bizim gördüğümüz ağaç,
hemen çizebildiğimiz elma ağacı, gövdesinden ve dallarından, belki bi de
meyvelerinden müteşekkül. Kökleri de var oysa ki, yoksa rüzgar alıp götürürdü
her seferinde. Üstelik komşu ağaçla toprak altından görünmez ve rüzgarla
birlikte yukarıdan farkedilmez ilişkileri de var.Komşu ağaç bu ağaçtan, elması
dallarından, dalları gövdesinden, gövdesi köklerinden, kökleri başka bir komşu
ağacın meyvesinden ayrı değil.Bugün yaşadıklarımız, geçmişte yaşayanların
seçimlerinden ve karalarından başka bir şey değil.Ölüp gitmeyi, bazen sabırla
bazen öfkeyle ama öyle ama böyle “insanca” bekleyip dururken, benden sonraki,
belki ondan ve ondan da sonraki, kafasında soru işaretleri, nereden gelip
nereye “götürüldüğünü” anlamaya çalışan, yaşına geldiğinde başını gökyüzüne
kaldıracak, belki de aydan uzak, güzel dünyamıza bakacak, çaresizliğini
farkedecek, sorgulamaya başlayacak “ben” aklıma geldi. O “ben” insan olma
ihtimaliyle yaşamaya devam etmeliydi. Ve şimdiki “büyük ben” onun hakkını yemek
istemedi. “Günahtı” ikimize de!
17.04.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder