4 Nisan 2012 Çarşamba

Re: Otuz Yaş Klübü, Hobi mi? Fobi mi?

  Ne demişti üstad ordan başlayalım. Yirmilik dişle başladı herşey askerlikle bitti. Bir futbolcunun meslek hayatının bitti denebileceği yaşlardı bunlar. Hayatını yoluna koymak uğruna verilen bir mücadelenin sonlarına denk geliyordu. Hoppala hani herşey rayına tam olarak oturmuştu. Ama 30 yaş denilen bir rakam fobi olmuştu senin için. Artık yaşamınında sınırı olduğunu anlamaya başladığın zamanlar başlıyordu. Ölümün bile güzelinden gülerek bahsedeceğin yaşlara merhaba de beyefendi. Fark ettik ya aslında hızlı yaşarken farkına varmadıklarımızın. Peki neydi bu kulübe  dahil olanların akibeti. Çok geçmeden fobilerimizi hobilerimizle doldurmaya başladık. Motorsiklet kurslarına yazınıldı, müzik kurslarına gidildi. Sonuçta insancıklar milyarlarcasının bir arada olduğu bu dünyada umutla yaşamak istediler.


Otuz Yaş Klübü

Benim geldiğim yerde, 72 ayını dolduranları ilkokula, 240 ayını dolduranları askere alıyorlardı ve dahası askere gitmeyene bir başka gözle bakıyorlardı. Hesaplarıma göre 360 ayımı doldurmuştum ve henüz farketmiştim  daha askere gitmediğimi. Ağzımda yirmilik dişlerim kaygılardan azade hala dururken,  ne zaman ağız dolusu gülsem bir fıkraya, yirmili yaşlardaki aşklarımın diyetini hatırlatıyordum. Onca hesabın sonunda,  bedeli neyse ödemeye razı olduğum bir askerlik sorunum ve ağzımda yirmilik dişlerim vardı. Zor oldu ama, yirmilik dişlerimle birlikte, ruhumda ve bedenimde yirmili yaşlara ait ne varsa söktü ve benden aldı zalim doktor. Ve geriye, dilimdeki buruk tadıyla yirmili yaşların kanlı bir boşluğu kaldı. Odadan çıkışta, ne otuzlar klübüne hoş geldin diyen bir centilmen, ne yirmili yaşlara hoşçakal diyen bir ergen  vardı. Hatıralarla doldursam bu travmatik boşluğu, belki abse yapardı…