22 Ekim 2013 Salı

Öylesine Bir Hayat Yazısı

Benim geldiğim yerde büyükler ya topunu kesiyordu ya ipini çekiyordu. Üstelik hayat hızlı akıyordu bile bile. Zamanı bile kuşanamadan, abasız ve silahsız buluyorduk kendimizi başlangıç çizgisinde. Başlamak için ille de silah sesi bekliyorduk. Ne de olsa bazı zamanda ve bazı mekanda silah sesiyle uyanmış öyle büyümüştü bazılarımız. Yalnız ve hızlı başladığımız yarışta kolayca arkadaş edinebiliyorduk çünkü fırsat eşitsizliği, bile bile sosyal zekası yüksek bireyler yapmıştı bizi. Arkadaş edindikçe silahlanıyorduk anlaşılan. Ve "Önümüze gelene bin tekme" hesabı yavaş yavaş yol alıyorduk. Yarı yorgun, yarı uykulu, yarı terli...

31 Temmuz 2013 Çarşamba

öyle bir şey

Öyle güzeldi ki savaşmak seninle gögüs gögüse
Ve yenik ayrılmak her cepheden
Öyle güzel ki seninle
Oturup yorgun askerler gibi
İçmek martiniyi/yad etmek geride bıraktığımızı
Eşlik etmek eva peron'a
Ve uyku duvarlarına çarpıp çarpıp
Düşmek kırık kalpler sokağına
Yüzümüzde hayalkırıklıklarının izi
Omuzlarda yaralar
Dayak yemek en bıçkın serserilerden
Ve kovulmak rezilcesine
İstanbul'un bütün meyhanelerinden
Öyle güzel ki yenik ayrılmak seninle her savaştan

29 Temmuz 2013 Pazartesi

kaygılıyım kaygısı

ülkem adına kaygıları olan bir insan haline döndüğüm gün kaygılı olmanın hem sorumluluğunu taşıma yükünü omuzlarıma aldım hem de kaygılı olmanın bazen patolojik olması kaygısını yüklendim. 'ya başımıza kötü bir şey gelirse' kaygısı ile yaşadığımız her dakika birilerinin başına iş açmaya, başına birşeyler gelenin ise 'ya başımıza yeni bir iş gelirse' kaygısı oluşmasına ve böylece toplumun kısırdöngü kaygılarla yok olmasına sebep olacağının kaygısı benimkisi. iş nereye kadar gider bilmiyorum ama ülkenin bu kadar politize olması, beraberinde sen ve ben ile siz ve biz kavramlarını daha da keskinleştirerek beyaz ve siyaha mahkum bireyler haline getirilmeye sebebiyet veriyor. sadece siyah ve beyaz olarak dünyayı gören insanımızın gökkuşağının hiç bir rengini görmemesi ne acıklı bir durum. ''lanet olsun hayatı sevmeye ramak kalmıştı oysa''(fight clup). değerleri olmayan insanlarız artık. değerlerimiz yok antideğerlerimiz var. gezi eylemlerinde direnenlere karşı çıkan palalı eller, mısırdaki baltacı katillerle aynı işleri yaptılar ama o baltacıların katlettiği devrimcileri destekliyorlar.. polis şiddetine karşı çıkan gezi eylemcileri mısırdaki darbe karşıtlarıyla aynı direnişi sergilediler ama gezicilerin büyük çoğunluğu müslüman kardeşlerin yanında yer alacak söylemleri söylemekten kaçındılar. belki bunun sebebi mahalle baskısıdır belki aman müslüman ismi geçen herhangi bir şeyin yanında olmama kaygısı falan bilemiyorum. bildiğim tek şey gerçek değerlerimizin olmadığı ve yeterince cesur olamadığımız.
derler ki daha iyi bir gelecek için şart olan ''birbirimizi daha iyi anlamak''. hayır böyle bir şeye inanmıyorum. birbirmizi anladığımızda birbirimizin içindeki ahlaksızlığı görüyoruz sadece. kaygıları olan bir insanım artık ve herkes birbirinden kaygılı ne acı.
''yasamak agrisi asildi boynumda oysa türkü tadinda yasamak isterdim''(nevzat çelik)